Uzun dönem Honda CBF 600 incelemesi…

Deauville i sattım. Arkadaşımın 2007 model 24000 km deki karbüratörlü CBF 600 ünü aldım. Kısacası Çok mutluyum…
Zaten bundan bir ay kadar önce kısa bir incelemesini yapmış ve motora bayılmıştım. Bu inceleme sonrasında motora arkadaşım bir de MRA ön cam taktırmış. MRA camın keyfini sürmek bana kısmet oldu. Bu arada bir de fazer 600 deneme şansım oldu. Dört silindir de kararlıydım. Adım adım gidelim.

Neden Deauville i sattım ;
Aynı zamanda scooterdan vitesliye geçişimdeki ilk motorum olduğu için sürüş deneyimi veya denemesi olmadan aldım. Sonuç olarak Hayal ettiğim gibi değildi. Şehir içinde yorucu oluyordu. Bazı ailevi nedenlerle motoru satın aldığımda düşündüğüm uzun turları bu yaz yapamayacağım için şehir içinde yorgunluktan fazlasını veremedi Deauville.

Peki neden Fazer 600 almadım da CBF aldım ;
Fazer 600 bence hatayı çok fazla tolere eden bir model değil gibi geldi bana. CBF ise adı üstünde daha kullanıcı dostu.
Tek sürüş yapacaksam da yine artçılı sürüşlerim olacak ve CBF in art selesi daha kullanışlı. Fazerda çift egsozt selenin altında ve artçı için CBF ten daha rahatsız.
Fazer da frenler bana sakat geldi. En azından CBF te ABS var ( Bu cümle için duyacağım laflar daha şu andan kulaklarımı çınlatıyor 🙂 )

Şimdi nereden başlasam nasıl anlatsam bilemiyorum. Tipik egzostan başlayayım. Benim motorun üzerinde Leo Vince performans egzos var. Sesi de öyle patır kütür değil ama şehir içinde yeterince farkediliyor. Zaten daha önce de söylemiştim CBF 600 ün en sevdiğim özelliği motorunun ve egzostunun sesi.

Motoru tek bir kelimeyle anlat deselerdi “Sakin” derdim. Ecnebicesi daha fazla bir fikir oluşturur. Abimiz tek kelimeyle Smooth. Vites geçişleri, gazı , tepkileri o kadar yumuşak ve sakin ki insan ister istemez hayran oluyor. Performans kriterleri herkese göre değişir ama CBF 600 öyle deli dehşet performanslı değil ama çok rahat bir performans veriyor.Anlatmak zor. Yani üçüncü viteste 120 km/h ile gidiyoruz diyelim. Başlıyoruz gazlamaya, 180 i buluyor ama öyle anında değil fakat bulduğunda sürüş zevki 120 km de olduğu gibi. Orası burası oynamıyor. CBF 600 harbi delikanlı. (Topcase delikanlıyı bozabiliyor) Amortisor ayarı en sertin iki sıkım altı olarak ayarladım. Arkadan kayma vs. yok.

Motorun ince olması çok büyük rahatlık. Özellikle şehir içinde.

En zevkli devir aralığı 7000 9000 devir arası.Yalnız “Houston we have a problem!”. Devirli giderken gazı kapattığımızda kompresyon Fazer da olduğu kadar olağanüstü zevkli değil. Yani yukarda Fazer ın frenlere pislik attım ama fazerda çoğu zaman kompresyonla frene gerek kalmadan yavaşlıyabiliyordum fakat CBF kandırıkçı gazı kapatınca hafiften bir kompresyon yapıyor ama yersen. Devamlı olarak yavaşlama sağlanamıyor. En sinirimi bozan da bu. Mevzu hacimle alakalı sanırım. CBF 1000 değil de 800 cc segmentinde CBF yer alsa belki sıkıntı aşılır. CBF 800 olsa yani tadından yenmez, öyle diyeyim. Yeni CBF 1000 de sanırım kompresyon daha başarılı denemedim, denemem lazım bir ara.

CBF 1000 de 3800 devirde cızırdama gibi bir problem varmış aslında problem de değil bu bir ses. CBF 600 de hiç sıradışı bir ses duymadım. Zaten aşık gibi onun sesini dinliyorum.

Vites aralıkları yaklaşık olarak Fazer a benziyor. Yalnız aralıklar fazerdan bir tık düşük gibi. 2inci vites fazerda 140 larda redline ken CBFte 120 – 125 te redline a girmese de değiştir diyor. Üçüncü vites 155 redline.

HA bir de bu arkadaş öyle redline a girince çiğ süt emmiş bebe gibi zonk zonk zortlamıyor. İnceden bir hınhınhın yapıyor ki anlıyorsunuz. Aynı şekilde ikinci viteste devirden düşüp debriyaj istediğinde çift silindir motorum Harıl gürül Waka Waka yaparken CBF 600 hafif hafif abi nerdesin diyor. Şakiradan Tüm çift silindir kullanan arkadaşlar için gelsin o halde… Yazı devam ediyor Şakira ya dalıp yazıyı es geçmeyin 🙂

Arka fren kesinlikle tek başına yeterli değil. Bir diş macunu reklamı vardı çocukken, önler iyi ama arkalar I-IH. Deauville kullanırken balatalar için aynen durum böyleydi. Combine ABS ile çoğu zaman arka frenle işi hallediyordum. Tabi bakımdan 3000 km sonra ön balatalar iyi ama arka balatalar I IH oluyordu. Gerçi Deauville i de topu topu 3000 km kullanıp sattım. 2010 kasada nasıldır bilmiyorum ama 2007 karburatorlu modelde ABS var ve fakat combine değil. İşte idare etmeceli devam…

Bu arada 2012 de CBF 600 ün de kasası değişiyormuş. CBF 1000 gibi bir gösterge paneli geliyor sanırım. Sırf bu nedenden yeni CBF 600 ü alabilirim seneye. Daha önceki CBF 600 test yazısında yazmıştım Nuh-u nebiden kalma gösterge panelinden vazgeçilsin hangi yüzyıldayız artık diye. Motorun bir diğer olumsuz yönü taş devrinden kalan kadranı.

Sele için 3 ayrı konum sözkonusu, benim aldığım arkadaşım benimle hemen hemen aynı boyda , biraz daha benden uzun sanırım fakat o en alt konumda tutmuş. İlk 2 gün denedim bacaklarım çok büküldü ve rahatsız oldu. En üst seviyeye aldık. Değiştirmek için 4 vida söküp ayarlayıp tekrar 4 vidayı takmak gerekiyor. En üst seviyeye alınca motorun sürüşü tam istediğim gibi oldu ( başta biraz yadırgadım gerçi çünkü bambaşka bir motor gibi geldi – baya farkediyor ) Fakat şöyle bir sorun var. En üst seviyeye alınca depoyla sele arasında yaklaşık 2 cmlik bir boşluk kalıyor. Serviste abicim istersen almayalım yukarı böyle kimse beğenmiyor vs. dediler. Motoru aldığım arkadaş da muhtemelen o sebeple değiştirmemişti. Bence en üst konum 180 gibi benim boyum posumdaki insan evladı için OK’dir. Sele yükselince trafik içindeki saygı sevgi hoşgörü arttı. Adamdan saymaya başladılar.

Şehir içinde inanılmaz inanılmaz inanılmaz kullanışlı bir motor. Feci rahat ve kullanışlı. Bildiğin 600 cc mobilet rahatlığında. Ben eşek yüküyle motorlar kullandıktan sonra bu bana tüyden hafif geldi. 220 KG ağırlık diyorlar ama yok , hiç hissedilmiyor.

Aynalar yine tipik Honda aynası. Oynaşmalı kıpraşmalı. Virajda yatınca yerin dibini göstermeceli. Bence dünyanın en fonksiyonel ve kullanışlı birkaç motorundan birine konulabilecek en saçma, en oynak aynalar. Fazer bu konuda 5-10 basar CBF e. Aynaların konumu Deauville de bir abuktu, çok öndeydi ve normal yükseklikte Fiat Doblo vs. tarzı hafif ticari araçlara tokat çakmasıyla ünlüydü. Virajda yatınca yol çizgilerini gösteriyordu. AYNI AYNI, bildiğimiz Honda aynası. Hadi hakkını verelim bari, CBF te ise Deauville e biraz daha iyi.

Bugüne kadar ilk seferde marş almaya alışmışım. Cikle YBR den sonra hayatıma girdi. Kapalı otoparkta yazın bile bir gece bekledi mi, cikle istiyor.

Üzerindeki lastikler Michelik Pilot Sport. Kışın Pirelli Scorpio takma durumu olabilir. Bakacağız.

Arkadaşımdan önceki sürücüsü ufak bir kaza yapmış Ön gaga ve kadran plastiği değişse daha şık olur ama günahı yaklaşık 750 TL. veresim yok fakat gözüme takılmaya başladı.

Bir ara STOMP tank grip alacağım mototaştan. CBF 600 e göre olanı yokmuş artık universal mi olur, nasıl olur bilmem.

Motorun topcase bağlantısı fren lambası ve arka sinyallerin görünümünü azaltıyor. Bir de motor simsiyah. Gece görünürlüğü biraz nanay. Bir çözüm bulacağız. Hiçbirşey yapmayıp bahara yeni yelkenler de(yeni CBF 600, yeni CBF 1000 , Fazer 600 ) açabilirim. Ne demiş Bob Marley ; Time will Tell. Bir yandan açın da fon olsun yazıya 🙂

Motoru aldıktan sonra birkaç çift silindir motor kullanma şansı oldu. Ama 4 silindirin rahatlığı, tepkisi, yumuşaklığı. Alt devirlerde titreşimsiz tepki vermesi , ikinci vitesin harman yeri gibi geniş olması falan filan beni çift silindire bundan sonra biraz zor döndürür. Hayır hayır, büyük konuşmak istemiyorum !!!

Zincir konusu yepyeni bir konu benim için, Detaylı girmiyorum şimdilik çünkü detaylı girişmedim mevzuya. 600 km oldu alalı motoru. Yarın bi zincir yağı sıkarım. Öncelikle bir yıkatacağım motoru. Yani neymiş, motoru yıkattıkça zincir yağı sıkacağım. Malum 600 km den aşağı yıkatmıyorum. Aslında son 250 kmyi bir günde yaptım. Hedefim her 300 de bir yağlamak ama iyi gözüküyordu yağ 600 e kadar bekledim. Ama ister artık.

Fan konusu başlı başına bir haz konusu. Deauville de fan açıldığında “Brüst! ne oluyoruz lan” oluyordum 🙂 CBF 600 ün fanı ise tabiri caizse arı vızıltısı. (başka bir benzetme yapacaktım ama yüzyüze görüştüklerime söylerim buradan yazmayayım 🙂 ) Fan sesi Çoğu zaman kasktan duyulmuyor bile. Öyle zırt pırt ta açılmıyor zaten.

Biraz şehirdışı yol yapmam lazım ki daha alışayım motora. Alıştıkça yazacağım. Zaten 10 gün kadar bekledim yazmaya başlamak için. Cidden benim için de yeni bir dünya. Motorun tepkileri vs. hayat kolaylaştırıcı belki ama yine de bugüne kadar ki tecrübelerimden çok farklı.

Kısa zamanda Rahmi Hoca yla bir ders yapacağız. Yine bambaşka bir ufuk açacak kendisi eminim. Kendisinin verdiği eğitimlerde paylaştıklarını blogdan yazmıyorum yazsam da mahallede Cem Yılmaz esprisi yapmak gibi olur.Kimse gülmesin istemiyorum 🙂

Bir sonraki eğitimi ne zaman yapacağız diye sorduğumda gülümseyerek “4 silindire geçince demişti” ki olay gününün akşamında Deauville i satışa koydum 🙂 Umuyorum ki CBF sürüş anlamında da çok şey katacak bana.

( www.rahmibarutcu.com)

Biraz iç rahatlatması yapayım buradan. Deauville i sattığım arkadaş aradan 10 gün geçtikten sonra Deauville i sattı ve Fazer 600 aldı

Kısacası CBF çok keyifli, çok smooth ve kendini sevdiriyor.

Şarkılı türkülü oldu bu incelemenin başlangıcı ama Kış/yağmur performansı, artçılı sürüş konularında neler yaşayacağımı ve yazacağımı şimdiden ben de merak ediyorum.

10.Ağustos.2011 edit ;
Motoru alalı tam 1 ay olmuş. 24000 km de olan motorun 26000 km ye getirebildim. Aslında 26600 oldu ama yaklaşık 600 kmsini bir arkadaşım kullandı o sebeple 26.000 diye yuvalıyorum. Bir ayda 2000 km hiç de kötü değil. Şimdi biraz yorum yapma zamanı geldi. Daha önce de söylediğim gibi çok kullanıcı dostu bir motosiklet. Şehir içinde oldukça kullanışlı. Şehir dışında günde 300 km kadar yapabildiğim günübirlik geziler oldu. İlginç bir şekilde bugüne kadar beni en az yoran motosiklet bu. Sanırım ağırlığı ve ağırlığın dağılımı ile alakalı bir durum.

Motoruma artçı olarak da binme fırsatım oldu. İki sıkıntı gözlemledim arkadaki çantanın bağlantı demiri sebebiyle yan tutacakların zor tutulması ve ayak koyma kısımlarının biraz yüksek olması. Biraz daha altta olsaydı daha rahat olabilirdi.

Motoru kullanırken yaklaşık 10 gündür vites artışlarını ve düşüşlerini debriyajsız olarak yapıyorum. Debriyajsız vites geçişleri de çok yumuşak ve rahat.

Motorun üzerinde Leo Vince performans egsozu vardı. Bugün ne yazık ki susturucusu ben farketmeden yolda düştü. Susturuculu da susturucu olmadan da Leo Vince in sesi oldukça güzel geliyor.

Geçtiğimiz hafta bayan bir poliste 2011 kasasını gördüm ve çok rahat bir şekilde kullanabildiğini gözlemledim. Sele en düşük modda bayanlar için de gayet uygun. Bu arada ben de selesini en yüksek ayara aldım. İlginç bir şekilde sele ile motor arasında 2 cm kadar boşluk kalıyor bu ayarda. Çok sinir bir durum. Görüntü olarak güzel durmuyor.

Bunun yanında 100 TL karşılığında (68 USD) Stomp Grip taktım. Ayak kısmında kaymaz olan stomp grip Mototaş ta satılıyor ve viraj anında ayak kısmından daha iyi tutunma sağlıyor.

Şu ana kadar gördüğüm en fazla hız 175- 180 gibiydi. Buraya kadar herşey güzel,bu hızlardan sonra titreşim başlıyor ama rüzgar normalse titreşim de abartı değil. 160 a kadar çok çok stabil bir şekilde hızlanıyor. Şöyle desem daha doğru olur belki ; 0-120 hızlanması oldukça seri. 120 – 160 arası ise sakin bir şekilde hızlanıyor ama kesinlikle bu aralıktaki hızlanma ölü değil, sadece öyle zil takıp oynayan bir hızlanmadan söz edemeyeceğim. Örneğin fazerda bu aralıklardaki hızlanma da kuduruktu 🙂 Bu arada pendik E6 bağlantı yolunda 135 km hızla radar yedim,günahı 290 TL oldu ve mideme oturdu :(.

9000 1000 devirlere çıkınca tork biraz ölü. En iyi torku 7000 civarında veriyor sanki (Honda web sitesinde 8250 diyor ama ben 700 civarında en yüksek tork hissediyorum) ve ben de genelde 6000/8000 aralığında kullanmaya özen gösteriyorum. Bir de 9000 devirlere gelince artık ivmelenme düştüğü için motordan 78 adet beygir bana koro halinde “AT AT AT AT” diyormuş gibi geliyor. Atıyorum yukarı vitesi korosal beygirleri düşünmekle zaman harcamıyorum 🙂

Güzel, Çok memnunum.

11.10.2011 edit ;
Birşeyler yazmanın zamanı geldi. CBF 600 le olan ilişkimiz 4500 km ye ulaştı. Öncelikle söylemeliyim ki. Hala çok memnunum.

Lastikleri yıl itibariyle değiştirmenin zamanı gelmişti. Üzerindeki lastikler Michelin Pilot 2 idi. İyi olmakla beraber mükemmel diyemeyeceğim. Geçmişte bundan sonra sanırım sadece Michelin kullanacağım lafımı yine yemek üzereydim. Umarım bundan sonra artık diş eksikliğinden değiştirebilirim. Yeterince km yapamadığım için Yaz aylarında son demlerini yaşadı lastikler. İlk yağmuru görmemle birlikte lastikler için de gereken adım atıldı. Öncelik olarak kışın da ıslak performansı olan bir lastik takmam gerekiyordu. Öncelikle MT90 Pirelli Scorpio takmak istedik. Maalesef piyasada yeni tarihli Pirelli Scorpio bulamadık. Bunun nedeni önümüzdeki sene itibariyle Avrupa da yürürlüğe girecek bir uygulamaymış. Önümüzdeki seneden itibaren kış lastikleri Avrupa’da motosikletlerde zorunlu tutulacakmış. Pirelli de Scorpio yerine yeni bir kışlık lastik üretmekteymiş. Bu durumda ilk seçenek Michelin Pilot Sport Roadtec 3 idi. Hatta ilginç bir şekilde Roadtec in diş profilinde ufak noktacıklar var. Bu noktalarda plastik çiviler vs. Kullanımı için midir emin olamadım.

Michelin Roadtec 3; CBF 600 e göre Ne yazık ki Türkiyeye arka lastiği gelmemiş bu sene (180 60 R17) . Rahmi Barutçu Hoca’nın Fazerına taktık ve performans olarak iyi emareler verdi. Bu lastik bulamama sürecinde Mototal Kızıltoprak ta Alaattin Balta Bey inanılmaz yardımcı oldu. Kendisinden lastikler takılırkenki kısa süre içerisinde motosiklet mekaniği, yağ ve lastik konularında öğrendiklerimi buraya yazabilmem imkansız. Derinlemesine burada da anlatabilmeyi isterdim ama eksik bilgi vermek istemem. Sonuç olarak CBF 600 e Pirelli Angel ST taktık. Birincil amaçı ıslak performansı olmasa da ıslak ve bozuk yüzey (asfalt) performansı yüksek olan turing temelli bir lastik. Daha 2-3 km kullandım ama gayet iyi hissettim tabi rodajı var – ne söylesem şimdilik yalan – ama buradan paylaşacağım. Yarın sabah erkenden Şile yoluna gideceğim için rodajı kolaylaştırmak amaçlı ufak bir zımpara yaptılar.

Motorun ilk sahibi (benim aldığım arkadaşım değil ondan önceki sahibi) sağa düşürmüş motoru ve koruma demiri olmasına rağmen sağ gösterge panelinin plastik kısmı kırılmış. (Bu arada bu bölge kırılıyor düşünce ne yazık ki koruma demiri yeterli olmuyor. Bunu düzeltmek için bi şekilde plastik boyası mı yapmış nedir. Kırçıllı kırçıllı kötü duruyordu. Aynı plastik boyasından ön burun kısmına da yapılmıştı ve inanılmaz kötü duruyordu. İki plastik grenaj parçasının sıfır fiyatı 1050 TL idi. Geçtiğimiz gün boya için Moto AS – Serdar Fidana motorun sağ tarafındaki ufak bir çizik için gittim. Bir baktım ki CBF 600 ün 2 parçası duruyor rafında. Fiyatta çok yardımcı oldu sağolsun. Orijinal sıfır parça fiyatıyla kıyas kabul etmeyecek derecede bir fiyata 2 parçayı aldım. Çıkma olan parçalar neredeyse sıfır gibiydi. Motorumun fiyakası düzeldi. Aslında kafamda depo üzerindeki 2 honda amblemini kırmızıya çevirmek ve jantlara ve motor bloku üzerinde birkaç kırmızı atarak renklendirmek vardı ama Serdar la bu halinin daha iyi olduğu kararını verdik ve olduğu gibi bıraktık. Görünürlüğü bu kış için aldığım sarı Hein Gericke montla arttıracağım ☺ Bunun yanında arka çantanın kırmızı kedigözlerini de led ışıkla frene bağlatacağım. Flaşörlü olarak fren anında yanıp sönecek. Yapıldığında fotoğrafları buradan da paylaşacağım.

Lastikleri değiştirirken çakmak çıkışı da gidon kısmına eklendi. Motoplustan alınan Sw Motecht çakmak çıkışı ile uzun süredir kullanamadığım iphone mount unu kullanacağım. Mount gidona konulduğunda yine fotoğrafları ekleyeceğim.

Bu arada bir günlük Bursa seyahatim oldu. Yola çıktığım andan itibaren garç gurç sesler gelmeye başladı motordan. Artık bir gün öncesinde mi oldu bilmiyorum arka lastik bilyalarını dağıtmışım ☺ Aslında bilya kendini önceden hissettirirdi dediler ama inanın hiç farketmedim. Halbuki motoru dinler sıkıntısını önceden hissederim ama oluyormuş demekki. Yolu zor gittim, döndüm. Gecesinde motoru Esengül’ün kapısına bıraktım. Bir de yağ değişti bahaneyle. Sanırım biraz daha nazik davranmalıyım motora karşı ☺

Frenle ilgili bir sıkıntım var. Birebir fazerla birlikte panik fren denemesi yaptığımızda bir problem göremedik ama genel olarak motorun frenajından memnun değilim. Hidrolik yağı yeni değişti. Balatalarda da problem yok. Şimdi lastikleri yeniledikten sonra tekrar bakacağım. 4000 km sonra 32.000 km de yağ değişimi ve genel bakımda performans balatası takacağız. Bunun yanında ön amortisör merkezi de ileriye dönük problem yaratabilir , terlemeye başlamış. Şu an için bir sorun yok ama performansa dönük ileride değiştirilmesi gerekebilir. İleride disk değiştirme zamanı geldiğinde ERC papatya diskler bir alternatif olabilir. Frenaj için kötü diyemeyeceğim ama bişeyler eksik. Sonuç olarak ilginçtir Deauville in frenajını çok özlüyorum.

edit 23.12.2011

Frenajla ilgili sıkıntı EBC fren balataları ile yuzde 80 oranında çözüldü. Bunun yanında amortisor borularının içindeki keçelerin yağ sızdırdığı farkedildi bununla ilgili olarak keçeler tek başına değiştirilemiyor. amortisor borularıyla birlikte değişmesi gerekiyor. siparişi verildi. geldi ama üşendim değiştirmeye. Bir sonraki bakımda değiştirilecek.

Ekim ayında 2500 kmlik yarım porsiyon Türkiye turu yaptık. Yol boyunca CBF 600 ü sürmekten çok çok çok mutlu oldum. Yol boyunca inanılmaz rahat bir sürüş yaşattı bana. Seyahat öncesinde takılan Pirelli Angel ST lastiklerden de çok memnunum. Özellikle ıslak performansı oldukça iyi. Üzerinden çıkan lastikler Michelin Pilot Road 2 idi. Pilot Road 2 ye göre Angel ST den daha memnun kaldım diyebilirim. Aslında Pirelliye olan önyargım sebebiyle Michelin Pilot Road 3 takmak istemiştim ama ne yazık ki CBF 600 ün arka lastik ebadında ne yazık ki TR ye getirilmiyormuş. Arka lastiği 180 takmak bir opsiyondu fakat kimse önermedi ve doğru yoldan ilerleyip Angel ST ile tanıştım.

Seyahat öncesinde bir yağ değişimi yapmıştık o sebeple 32000 de tekrardan bakıma girdi motor. yağı ve radyator suyu değişti. yola devam.

İnşallah bir fırsat bulursam bloga da yazacağım bir Şile seyahati yaptım. Tabi ben yine abuk subuk yollar peşinde koşarken altımdakinin caddeye daha uygun bir motor olduğunu unutmuşum. Fakat iki gün sonrasında şehirde yağmuru yiyince motosiklette bir gariplik vuku buldu. Radyatörden dumanlar yükselmeye başlayınca ve su akmaya başlayınca bir panik oldum.Dedim ki ahanda patlattım radyatörü 🙂 Soluğu Hasanpaşa Mototal de aldım. Sonra ortaya çıktı ki biraz çamura fazla bulanmışım Şile yolunda ve petekleri biraz tıkamışım 🙂 Hava tutularak temizlendi. Akan su da yağmur suyuymuş , farkına varmadan bol bol yağmur yemişim. Kısacası CBF i benim gibi çamura sokmayın. Benim gibi şuursuz kullanmayın 🙂

Soran olursa ; Satmam satmıyorum 🙂

Ne diyor elin oğlu ; to be continued…

edit 11.02.2012 ;

CBF 600 ile 10.000 km oldu. Bu 10.000 km nin yaklaşık 8000 kmsi de Angel ST lastiklerle geçti. Öncelikle lastik konusunda Angel ST takarken kafamda soru işaretleri vardı. Daha önce Pirelli ile Piaggio Mp3 kullandığım dönemde mutsuz olmuştum. Temel olarak da Michelin e bir sempatim var. Karlı İstanbul günleri dışında tüm kış çok çok rahat ederek Angel St leri kullandım. Yaz performansını şimdiden merak etmeye başladım. Forumlarda okuyorum, CBF 600 ün arka lastik ebadında Michelin Pilot Sport 3 Türkiye’ye ithal edilmediği için bir büyük ebatta takanlar oluyormuş. Michelin Pilot Sport 3 te çok iyi bir kış lastiği olmasına rağmen fabrika çıkışı lastik ebadı dışında birşey takmaya gerek yok Angel ST oldukça iyi.

Kısmetse Mart ve Nisan aylarında uzun yollar yapma fırsatım olacak. Daha detaylı fikirlerimi yazabilirim.

sürecek…

22.03.2012

Geçtiğimiz hafta 1500 km yol yapma fırsatım oldu. Yakıt durumu benim sürüş tarzım sebebiyle biraz coşmuş durumda yağ değişimi öncesinde 1500 km ortalamasında 7,2 – 7,6 lt arası değişen bir yakıt tüketimim oldu. Özellikle Aydın İzmir otobanında 140 – 160 km ortalama ile gittiğim yolda yakıt tüketimim 7,23 lt oldu.

Bu 1500 kmyi yağın son demlerinde yaptım o sebeple yağ değiştirdikten sonra 7 lt seviyesinin altına inmeye başladı.Muhtemelen şu anda 6,5 lt civarındadır tüketimim. Yağı İzmirde değiştirdim. Bu sefer yağ çok fazla incelmiş. o sebeple yakıttaki artış bu sebeple olabilir. Bunun yanında 3 gün ilk gün 11 saat ikinci ve üçüncü günler 7şer saat 6000 devirin altına mümkün oldukça hiç inmeden yapılan bir sürüşten bahsediyorum. Forumlarda okuyorum 5,9 lt gibi bir ortalama var cbf 600 le bunun altında ortalamalar için ise bişey diyemiyorum. Benim motor karburatorlu olduğu için de biraz fazla yakıyor. fazladan bir lt de benim köpeğim olsun.

Bunun yanında tabi motor da yüklü idi. Çok ağır şeyler almamaya çalıştım. Çantalarım da soft case di fakat yine de ağırlık vardı. Şimdi bu ağırlıkla özellikle Aydın İzmir otobanında motorun limitlerini zorlama fırsatım oldu. Daha doğrusu kendi limitlerimi zorladım. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki cbf 600 gerçekten çok optimum bir motor.140 km son vites 6000 devir , 160 km son vites 7000 devir , 180 km son vites 8000-8500 devir. Yani uzun yolda motor da yüklüyken, yani ağırlık olarak yük olmasa da aerodinamik olarak çantalar vs. varken daha da hızlı gitmenin mantıklı bir yanı yok. Zaten 180 den sonra hafif hafif rüzgarda kafa sallamaya başladı.Bu anlamda cbf 600 uzun yol yapacağım zaten feci basmayı sevmiyorum diyen insan için çok çok çok yeterli. Kafamda acaba CBF 1000 e mi geçsem soruları varken bu deneme iyi oldu. Bu arada kısa zamanda kısmetse CBF 1000 (eski kasa) inceleme fırsatım olacak. Buradan ayrı bir başlık olarak yazacağım.

Motorumda motor blogunu koruyan koruma demiri ne yazık ki kafa grenajını korumuyor. Bu sebeple yakın zamanda hepco becker koruma demirine bir bakacağım. Konuyla ilgili yine bu hafta bir yazı yazmıştım ;

https://motosikletliyasam.wordpress.com/2012/03/21/kirik-bir-grenaj-hikayesi/

Bu konuyu daha derin çalışacağım ileride. Bunun yanında artçılı sürüşte tam 7000 devirdeyken peglerde inanılmaz bir titreşim olduğu söyleniyor artçılarım tarafından. Bu devir aynı zamanda motorun maksimum torkunu verdiği devre çok yakın. Ben genelde bu devre yakın kalmaya çalıştığım için artçılarım biraz hoşnutsuzlar.

Angel ST lastikleri tüm kıl boyunca kullandım. İnanılmaz memnunum.

Bu arada frenlemeyle ilgili bir sıkıntım olduğundan bahsetmiştim. Bununla ilgili öncelikle fren hidrolikleri kış başında yenilenmişti, EBC fren balataları takıldıktan sonra sıkıntı oldukça azaldı. Bu arada Rahmi Barutçu hocayla bir boş zamanda Autodrome da panik fren çalıştık. Bu arada ben de motora alışmaya da başladım tabii ki. Son aşama olarak ön amortisor borularında çatlama sebebiyle ve patlak yağ keçesi sebebiyle terleme oluyordu. Bu sebeple ön amortisor boruları ve keçeler de değişti. Frenleme şu anda gayet iyi fakat halen Deauville deki rahatlıkta değil, sanırım hiçbir zaman olmayacak.

Bunun yanında 34.000 kmdeyken zincir kendini saldı. Daha fazla zorlamanın anlamı yok diye düşünerek ve yola da çıkacağım düşünerek zincir ve dişliler değiştirildi. Şu anda hem lastik hem zincir , yağlar , sıvılar itibariyle motorun tüm bakımları yapıldı ve yeni gibi. En az 50.000 km ye kadar bu motoru kullanmam gerekiyor ki yaptığım yatırımı çıkartabileyim.

Motorun 36.000 yağ değişimi Motomax İzmir Ahmet Usta da yapıldı. Önümüz bahar diye düşünülerek Castrol 10 50 yağ konuldu. Daha önce Motul 10 40 yağ kullanmıştım. Yağ filtresi K&N olarak takıldı. Bir sonraki yağ değişiminde sonucu söylerim. Ama ilk defa geçen sefer 6000 km yağı değiştirmedim. Yağ bildiğin su haline dönüşmüştü. Devirli kullanım sebebiyle yağ çok çabuk inceliyor o sebeple 3000 de bir değiştirmek en iyisi olacak sanırım.

Şimdilik bu kadar, kısmet olursa Nisan ayında yine 4 günlük bir seyahatim olacak. 1000 – 2000 km kadar daha yol yaparım muhtemelen. Buradan paylaşacağım.

***

Motosikletli yaşam blogu facebooktan takip etmek ve yeni yazılardan haberdar olmak istiyorsanız, facebook grubuna üye olabilirsiniz ;

https://www.facebook.com/groups/motosikletliyasam/

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Kalbim sıralı 4 te kaldı :) Bir CBF 600 deneyimi

Geçtiğimiz hafta boyunca motorun üzerinden inmedim. Sürekli bir koşuşturma içinde geçti. Yoğurt kıvamında sürekli değişen havalarda koşuşturma içinde terleyince rüzgar mı yedim ne olduysa cumartesi akşamına doğru gripsel belirtiler oluşmaya başladı.

Pazar günü arkadaşlarla çok güzel bir gezi programı vardı. Genelde gezilere eşimle katıldığım için benim için motosikletli yaşamın birinci kuralına uydum. Kural ne mi diyeceksiniz ; sinirliysen yorgunsan kafan dağınıksa motora binme! Geçmişte bunu kötü bir tecrübeyle deneyimlemiştim. Neyse eşimle beraber arabamızla buluşma yerine gittik. İlk durak Sapanca daki Natürköy tesisleriydi. ( http://www.naturkoy.com.tr/ ) Bir kahvaltının ardından Düzce yakınlarındaki Efteni Gölü ve Güzeldere şelalesine gidilecekti. Sabahki yorgunluğumdan ikinci kısma katılamayacağım belli gibiydi. Kaldı ki konu motosiklet olduğunda her zaman motosiklet birinci planda olur benim için (eşim bu genellemenin dışında tutulmuştur – kendisi de blogu okuyor 🙂 ) 

Bir arkadaşım geçen seneden beri CBF 600 sürücüsü. Ben de Honda GS2 eğitiminin sonunda CBF 1000 deneme şansı bulmuştum ama o zamanlar hem vitesli tecrübem çok azdı ve CBF 150 ile verilen eğitimden sonra büyük motora titreye titreye binmiştim. Bir yandan da Honda kapalı parkurda eğitim yaptığı için pek birşey anlamamıştım. Arkadaşım Can dan çekine çekine motorunu denemek için izin istedim , sağolsun anahtarı verdi.

Öncelikle zaman uygun değildi, parkur uygun değildi. Köy yolu gibi bir yerde 10 dk kadar motoru deneme şansım oldu. Yorumların çok çok derin olamayacak o sebeple. Adım adım gidelim ;

Neden denemek istedim ?

Bugüne kadar scooter ve Honda Deauville dışında motor tecrübem yoktu. 4 silindiri merak ediyordum, bunun sebebi de bir sonraki motosiklet tercihim arasında 4 silindirli bir model acaba ?? dedirtiyordu. Bir sonraki adım için 2 yol olduğunu düşünüyorum Biri RT1200 gibi bir touring le devam etmek tamamen modele olan duygusal yakınlığım sebebiyle ve artçılı sürüş yaptığım için. Ama eşim de bugünlerde motosikletli yaşama adım atmakta olduğundan ileride beraber 2 motor olarak yol yapacağımızı düşünerek bir 4 silindirli ile tanışmak istedim. Artçı rahatlığı vs. den söz edemeyeceğimiz fakat viraj ve yol performansı olan Fazer veya CBF 600 – 1000 gibi bir modeli denemek istiyordum. Özellikle yeni kasa CBF 1000 agresif ön görünümü ve koskocaman devir saatli yeni kadranı ile yüreğimi hoplatıyordu son günlerde.

Bir diğer sebep ise CBF 600 ün lastik çapının geniş olması ve viraja daha uygun yapısı. Arka lastiğe baktığımda bir de benim Deauville in lastiğine bakınca ya bu CBF le viraj denemek lazım demiştim ilk gördüğüm gün. Neyse 10 dk da tozlu bozuk köy yolunda emanet motorla çok denemeyedim ama anlatacağım aşağıda…

CBF 600 Yorumlarım…

Denediğim motor 600 cc karbüratörlü 2007 model Leovince performans egzoslu bir CBF’ti. Herşeyden önce şunu söyleyeyim ; Sesi için bile alınır , hatta sadece sesi için alınır. Leovince egzosu olmadan da dinlemiştim CBF 600 ü , hatta bence Leovince olmadan sesi daha tiz ve daha güzeldi diye hatırlıyorum. Motorun sesi sıralı 4 silindir sebebiyle ince bir kahkaha gibi. Egzostan duyulan ise onun yankısı diyelim.

Öncelikle bindiğim motorda topcase yoktu, yan çanta yoktu, hiçbirşey yoktu. Onu güzel yapan da belki buydu. Hayat boyu sürekli bir yerden bir yere giderken bir şeyler taşımaya alıştığım için CBF e bindiğimde üzerinde hiç yük olmaması çok hoşuma gitti. CBF i ileride motor olarak seçmemdeki en büyük engel de bu gözüküyor , CBF in üzerinde çanta olduğunda yarış atına eşek heybesi vurulmuş gibi oluyor. Bazı şeyler vardır sade güzeldir ya, CBF te öyle. CBF sade türk kahvesi gibi damakta hoş bir tat bırakıyor 🙂 

Aslında bu yazdıklarımı çok çok muğlak yorumlar olarak düşünün. Çünkü 10 dk, hafif tozlu,mıcırlı topraklı bir araç genişliğinde asfaltı olan , sürekli araba trafiği olan (pazar mangalcıları sebebiyle) bir yolda edindiğim ilk izlenimler. Yanılgıya açık yorumlar. Bu yorumlara güvenip CBF alacak biri olursa bana küfretmesin.

Sesi muhteşem demiş miydim ? 🙂 Benim için en önemli noktalardan biri touring cam. CBF te cam naked camından biraz yüksek, arkadaşım rüzgarın yönünü değiştiren bir eklenti parçasıyla biraz bertaraf etmiş ama yol boyunca ikinci vites ve 70 km yi geçemememe rağmen 70 den sonra bu şekilde rüzgarda insanı uzun yolda yorabilir gibi geldi. Fakat bir olumlu tarafı da şu , selenin ergonomisi(2 parçalı ) sayesinde hız arttıkça popoyu geri kaydırıp öne biraz daha eğilip motorla daha fazla yekpare olunabilir, bu özellikle virajda daha iyi bir bütünlük sağlayabilir.

Bir diğer konu da devir, Deauville de 5000 devir ve üzeri kullanıyorum , CBF in de redline u 10.000 devirde başlıyor. Yine 5000 devir hatta 6000 devir üzerinde kullanmak istediğimi düşünürsek Deauville le arasında bir fark var. CBF te 5000 devire göz açıp kapayıncaya kadar geliniyor, Deauville de 5000 e kadar olan aralık geniş genişşşşşş. Bu da 4 silindirin farkı sanırım.

Titreşim  konusuna gelince. O da ne ? CBF te titreşime dair birşey yoktu. Belki de sürüşün kısalığı ve parkurun imkansızlığı nedeniyle böyle oldu ama titreşim konusundan bakacak olursak eğer denediğim CBF motosikletse kullanmakta olduğum Deauville ve bugüne kadar kullandığım/denediğim tüm scooterlar ne yazık ki eşek arabası :).

Vites, Debriyaj çok yumuşak. Nazik bir kız gibi. Deauville de vites atarken LAK LUK ŞRAK gibi seslere CBFte yer yok. Sen vitesi değiştiriyorsun CBF “Tamam abicim değişti” diye cevap veriyor sanki.

Ağırlık ise apayrı bir mevzu ; Bugüne kadar hep eşek yükü motosikletler kullandım ve o motosikletleri ekipman cart curt ile deli gibi yükledim.Kullandığım Piaggio Mp3 ler (250 & 400) ve Deauville sınıflarına göre hep ağır motosikletlerdi. CBF kullandıktan sonra farkettim ki Deauville çok ağırmış , özellikle ön kısmı. Dediğim gibi viraj alamadım adamakıllı ama bu kadar ağır motosiklet kullandıktan sonra CBF 600 kullansam kendisini virajlarda coştururum. ağırlıkla alakalı bir diğer konu ise şu ; CBF 600 ile şehir içinde insan feci rahat eder izlenimi oluştu bende(tabii yazın – aşağıda değineceğim). Dar, yan çanta vs yok – yapısı ince, ön aynalar Deauville e göre daha yüksekte ve önde değil.

4 mevsim motora binen bir adam olmasam, 3 ay güneşli havalarda sadece viraj zevki almak için motosiklet kullanıyor olsam. CBF ten başka motora zor binerim fakat rüzgar konusunu yukarıda biraz anlattım. Yağmurda insan CBF in üzerinde ne konuma gelir tahayyül edemedim. Bir kere botlar vs. yağmurda harap olabilir. Lastikler de biraz daha yol karakterli(az dişli ) olduğu için yağmurda sahibini üzebilir. Bakın üzebilir diyorum , kullanana sormak lazım. 

600 cc bana çok seri geldi. Yani benim gibi sakin sürüş yapan biri için 1000 cc si fazla olur. Ben şahsen 1000 cc CBF in hakkını veremem , kaldı ki 600 cc sininkini viraj anlamında verebilsem de hız anlamında zor veririm.

Gösterge paneli ise bildiğimiz Honda gösterge paneli. Deauville de ki gibi 1990 yılların arabalarının gösterge panelleri gibi. Ben kendi adıma bu tip panellerden sıkıldım, Yeni CBF 1000 in paneli gibi bir panel olmalı bu motorda. Önümüzdeki sene gelecek CBF 600 ler umarım CBF 1000 in gösterge paneli gibi olur, o zaman bir sıfır CBF 600 satın almak için eksik olan herşey tamamlanmış olabilir.

Yazıyı son olarak gösterge panellerinin fotoğraflarını ekleyerek bitiriyorum. Bundan sonra bir de Yamah Fazer denemek farz oldu. Bir CBF 600 üm olsaydı çok güzel anılarımız olurdu izlenimi oluştu 10 dk. da 🙂 Nihai yorumum şu ; Kalbim sıralı 4 te kaldı..

eskisi şu ;

yenisi şu ;